Toplum Taraması, dış
görünüm olarak sağlam olan kişilere bazı testler, muayeneler veya diğer
yöntemler uygulanarak hastalığa ait belirtilerin henüz tam ortaya çıkmadan
yaklaşık olarak belirlenmesidir. Pozitif veya şüpheli pozitiflik veren
durumlarda kesin tanı ve uygun tedavi için kişiler olanakları geniş hastanelere
ve uzman hekimlere gönderilmelidir.
Bir hastalığı tarama
programına kapsamına alabilmek için; toplumda sık görülen ve önemli bir sorun
olması, yenidoğan dönemindeki belirtilerinin az olması ve/veya klinik olarak
atlanabilir olması, tanıda gecikmenin bebekte geri dönüşümsüz hasar
yaratabilecek olması, erken tanı konulması halinde hastalığın seyrinde
değişiklik yapılabilmesi ya da tamamen tedavi edilebilmesi, basit ve güvenilir
testler ile taranabiliyor olması; maliyet/yarar oranı çok yüksek olmayan
hastalıklar olması gerekir.
Yenidoğan Tarama Programı,
tüm dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde halk sağlığı programları
içerisinde çok önemli yeri olan koruyucu sağlık hizmetidir. Dünyada yenidoğanlarda
ilk tarama programı 1962 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Massachusetts
eyaletinde Fenilketonüri için başlatılmıştır. Dünyada yenidoğan döneminde en
sık taraması yapılan hastalıklar arasında Fenilketonüri, Konjenital
Hipotiroidi, Biyotinidaz eksikliği, MSUD (Maple Syrup Urine Disease),
Homosistinüri, Galaktozemi, Konjenital Adrenal Hiperplazi gibi metabolik ve
endokrin hastalıklar yer almaktadır.
Türkiye’de Yenidoğan
Taraması Bakanlığımızın sorumluluğunda üniversitelerin desteğiyle 1987 Fenilketonüri
Tarama Programı ile başlatılmıştır. Ülkemiz için yenidoğan taramasında milat
olan Ulusal Yenidoğan Tarama Programı ise 25 Aralık 2006 tarihinde Sağlık
Bakanlığı tarafından başlatılmıştır. 2008 Ekim ayı sonunda panele Biyotinidaz
Eksikliği, 01 Ocak 2015 tarihinden itibaren de Kistik Fibrozis Hastalığı
eklenmiştir.
Fenilketonüri kalıtsal
metabolik bir hastalıktır. Hastalıkta bir protein yapıtaşı olan
fenilalanin metabolize edilemez, kanda birikir ve geriye dönüşümsüz beyin
hasarı yaratır. Erken tanımlanıp tedavi edilmediği takdirde kaçınılmaz son ağır
zihinsel geriliktir. Ülkemiz hastalığın en sık izlendiği ülkelerdendir.
Doğması beklenen bebek sayısı ile değerlendirildiğinde her yıl 150-200 yeni
fenilketonüri vakasının topluma katılacağı hesaplanır. Çekinik genle taşınan bu
hastalığın taşıyıcı sıklığı ülkemizde yüksektir. Her 100 kişiden dördünün bu
hastalığı taşıyor olmasının yanı sıra, yüksek orandaki akraba evlilikleri (her
4 evlilikten 1’i) hastalığın ülkemizde sıklıkla izlenmesinin nedenidir.
Ağır zihinsel geriliği
olan fenilketonürili bireylerde nörolojik sorunlar, bazı davranış bozuklukları,
dermatit şeklindeki cilt lezyonları yanı sıra vakaların sadece % 60’ında anne
babaya göre açık saç-göz-ten rengi ile karakterize görünüm vardır. Hastalığın
tanısının ardından çocuklar uygun diyetle sağlıklı bir hayat sürebilmektedir.
Yenidoğan Tarama Programı
bebeklerin doğumlarından itibaren uygun şartlarda özel filtre kâğıtları ile
topuk kanı örneklerinin alınarak Yenidoğan Tarama Laboratuvarlarına en kısa
zamanda ulaştırması, bu bebeklerin tarama sonuçları internet ortamında
açıklanır açıklanmaz sonuçları hastalık yönünden şüpheli çıkan bebekleri (Bilim
Komisyonları tarafından hazırlanan akış şemaları uyarınca) ilgili kliniklere
sevk etmek ve ilgili klinik tarafından verilen tanıları ve sonuçları takip
etmek esasıyla yürütülmektedir.
2002 yılında taraması
yapılan yenidoğan oranı % 59,2 iken, tarama oranlarımız artık % 97’lerin
üstünde seyretmektedir.
Tanı alan
fenilketonürileri çocukların özel beslenme gereksinimi olan mamaları Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca ek beslenme ürünleri
(makarna, bisküvi v.b) için ailelere ödeme de yapılmaktadır.
Ülkemizde her yıl 1
Haziran “Ulusal Fenilketonüri Günü” olarak kabul edilmiş olup bu günde konunun
önemini anlatan bazı etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde tedavi
edilmediğinde sonuçları son derece ağır olan bu hastalık için toplumsal
duyarlılık oluşturulmaya çalışılmaktadır.