09 Ağustos 2025 Cumartesi   

Ceyda BAĞCI / Uzm. Psikolog / Psikoloji Durağı

ANNE SEVGİSİ VE BEYİN GELİŞİMİ

 

Bebeğin anne karnındaki oluşum dönemi insanın varoluşunun kanıtı olan bir mucizedir. Yaşamında onu neler beklemektedir, yolunda neler vardır bilinmez fakat en önemli durum bu yolculukta ona ilk eşlik edecek olanın kim olduğudur. Doğduğu andan itibaren, bakımını üstlenen, ihtiyaçlarını gideren, hayatı boyunca kişilik ve karakter kazanma sürecinde doğrudan üzerinde etkisi olan bu kişi, annedir. Anne mutlak sevginin ve karşılık beklemeksizin gösterilen ilginin sembolüdür.
Devam edecek süreçte anne biyolojik, sosyal, psikolojik tüm mirasları ona yansıtacaktır ve annenin bebeğe verdiği bakımın kalitesi bebekte sinir sisteminin gelişmesi ve beyin gelişimi için çok önemli bir rol oynayacaktır. Anne karnındaki büyüme sürecinde bebeğin sinir sisteminin gelişiminin önemli bir kısmı tamamlanmış olmakla birlikte, bu süreç doğumdan sonra hatta 20’li yaşlara kadar da devam edecektir. Bu güçlü ve uzun süreli ilişkinin oluşumu ve devamında yer alan sinirsel devrelerde arkadaşlık, dostluk ve iş ilişkileri gibi diğer sosyal ilişkilerinin inşasında gerekli nörobiyolojik alt yapıyı sağlayacaktır. Bu gelişimin oluşması ve devam edebilmesi için doğum sonrasında uygun uyaranların sağlanması da gerekmektedir.
Gelişim sürecinin bir parçası; uygun davranışları sergileyen anne-baba tutumu, sağlıklı çevre ve doğru eğitimdir. Zamanında ve doğru olmayan her tür müdahale hem o andaki gelişimi, hem de bir sonraki gelişimi olumsuz etkiler. İnsan fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal olmak üzere belli gelişim dönemlerinden geçer. Zihinsel gelişimin etkilendiği bu dönemlerde öğrenme çok daha kolay olur. Ama aynı zamanda bu dönemlerde oluşan sorunları telafisi de bir o kadar zordur. Annesinin kucağına verildiğinde anneyle göz göze geldiği anda ağlaması kesilen, yeni doğmuş bebek hikayeleri çok tanıdıktır.
Temel bakıcı annedir. Çok istisnai durumlar dışında anne ile çocuğun çok özel ve anlamlı ilişkiler kurduğu görülür. Dolayısıyla adına sevgi diyeceğimiz bu bağlılık daha doğar doğmaz başlamaktadır.
Anne çocuk arasındaki ilişkide tutarlılık, devamlılık ve bağlılık, çocuğa hayatının ilk ve en önemli duygusunu verir: Güven duygusunu. Çocuk annesinin sağlıklı tutumlarıyla önce annesine, sonra kendisine ve çevresine güven duymayı öğrenir. Sevgi oluşan güvenin üzerine kurulur. Doğduğu andan itibaren annesinden her koşulda kayıtsız şartsız ve karşılıksız sevgi gören bir çocuk çevresiyle ilişkilerinde de son derece uyumlu, insancıl ve doğal olacaktır. Bireyin kişiliğinin oluşmasındaki her aşamada özellikle annesiyle ilişkisinden hız alan büyük etkiler vardır.
Bazı yetenekler için kritik dönemler bilinmektedir. Örneğin ilk üç yılda yeterli dil uyaranı alamayan, kendileri ile konuşulmayan, devamlı televizyon karşısında kalan çocukların dil becerileri onarılmaz derecede bozulabilmektedir. Bir diğer önemli faktör, beyin gelişimine en önemli katkıyı sağlayacak olan anne ve bebek arasındaki bağlanma sürecidir. Bu bağlanmanın gerçekleştiği ve sürdürülebildiği ilişkilerde beyin daha sağlıklı gelişir.
Annenin statüsü de sevgiyi etkileyen faktörler arasında yer almaktır. Örneğin günümüz şartlarında her iki ebeveyninde çalışıyor olması, annenin çocukla geçireceği zamanı kısıtlı hale getirmektedir bu durum da annede ciddi bir stres kaynağı olmakta ve çocuğa yeterince sevgi veremediğini düşündürmektedir. Çocuk, bu açığı kullanarak anneyi zayıf tarafından kullanmaya başlamaktadır. Birlikte geçirilen zamanın etkili kullanılması ve paylaşımların artırılması faydalı olacaktır.
Diğer yandan terk edilmiş, travmaya, her türlü istismara maruz kalmış ya da başka nedenlere dayalı sağlıklı
bağlanma yaşayamayan, sevgi göremeyen çocukların doğum sonrası beyin gelişimlerinde sorunlar gözlenmektedir. Örneğin yapılan bir araştırma, sevginin çocukların gelişiminde ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gözler önüne sermiştir.
Sevgi görmeyen ve ihmal edilen çocukların beyninde gelişim bozukluğu tespit edilmiştir. Bilgisayarlı tomografi ile çocukları inceleyen doktorlar, ihmal edilmiş çocukların, sevgi ve ilgiyle büyüyenlere oranla çok farklı beyin yapılarına sahip olduklarını görmüş, ihmal edilmiş ve kötü muamele görmüş çocukların, hayatları boyunca psikolojik sorunlar yaşayabileceğini, bu durumun asosyallik ve depresyona yol açabildiğini söylemişlerdir.
Aşağıda gördüğünüz beyinlerden birisi sevilen ilgi gören bir bebeğe; diğeri ise sevgisiz ve ilgisiz büyütülen bir
bebeğe aittir. İlgi görmeyen bebeğin beyin faaliyetleri, görene göre çok daha az olduğu açıkça görülüyor. Siyah bölümler beyin faaliyetleri olmadığı boşlukları gösteriyor. Sevilmeyen çocuğun beynin orta alanı, siyah. Bu fotograf, bebeklerin sadece duygusal değil, zihinsel gelişiminde sevgi ve ilginin rolünün ne kadar büyük ve önemli olduğuna dikkat çekmektedir.
Çocuğa anne tarafından sevildiğini hissettirmenin zihinsel gelişim açısından önemini vurgulamak istedik.
Bunu çocuğa hissettirmek ve sağlamak için daha başka yapılabilir diye düşünülecek olursa;
1. Sağlıklı iletişim ve paylaşım ortamı çocukların en temel ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Çocuklarının ihtiyaçlarını fark eden ve doğru yöntemlerle destek olan duyarlı anne yaklaşımı benimsenmelidir. Çocuğundan gelen her türlü iletişim isteğine açıktır, tutarlıdır ve dengelidir.
2. Anneyle beraber yapılabilecek fiziksel aktiviteler, aradaki bağı ve paylaşımı kuvvetlendirmektedir. Doğa yürüyüşleri, park ve oyun alanı etkinlikleri, temas içerikli oyunlar, bahçe çalışmaları gibi...
3. Bilişsel gelişimi destekleyen oyunlar oynanmalıdır. Araştırma-keşif oyunları , deneysel gözlemler ve birlikte deney yapma gibi...
4. Uyku önemli ve ihtiyaç duyulan bir dinlenme biçimidir, zihinsel ve fiziksel sağlığın yenilenmesinde etkili olan bir dönemdir. Çocukların kaliteli uyku süreci içinde olması, psikolojik anlamda gerilimden uzak olduklarının bir kanıtıdır. Uyku öncesinde annenin çocuğunu hikayelerle desteklemesi hem zihinsel gelişimini hem de psikolojisini olumlu yönde etkileyecektir.
5. Tv, telefon, tablet gibi uyaranlardan uzak durması sağlanmalıdır. Teknolojik hiçbir alet dijital ebeveyne dönüşmemelidir.
6. Aile katılımının yoğun olduğu aktivitelere öncelik verilmelidir. Bu konuda yapılabileceklerle ilgili olarak çocuğun tercihini öğrenmek son derece etkili olacaktır.

Tarih: 08 Ağustos 2025 Cuma    Hit: 1648




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol